Güney Afrika doğumlu İngiliz yazar Simon Kuper, ''Futbol asla sadece futbol değildir'' demiş olsa da, futbol seyirlik bir oyundur aslında.
Benim düşüncem budur ama herkesin futbola bakışı farklı olabilir elbette.
''Vur- kır-parçala'' sloganları eşliğinde kimi zaman kavgaya dönüşen maç sonu olaylarından anlıyoruz ki; futbolu sadece bir oyun olarak görmeyenler, futbol gündeminde konuşulacak konuların da belirleyicisi oluyor.
Konuya Samsunspor özelinden bakalım dilerseniz.
Samsunspor, özel bir durumun yaşanmadığı günlerde maçlarına ''Bu şehrin çocukları Samsunsporludur'' yazılı pankartla çıkıyorlar.
Bunu memleket sevgisi ve kent lobisi oluşturulması bakımından doğru bir bakış açısı olarak değerlendirir ve ben de öyle düşünürüm.
''Bu şehrin çocukları Samsunsporludur'' sloganını üretmek doğrudur elbette ama gerçekte durum öyle mi?
Bu şehirde gerçekten sadece Samsunspor taraftarı olanlar da var biliyorum ama 19 Mayıs'ın tribünlerini dolduranlar arasında bile kendilerini sadece Samsunspor taraftarı olarak görenlerin oranı,''Dört Büyükler'' olarak adlandırılan o takımları tutanların oranına göre çok az maalesef.
Samsunspor yarın çok önemli bir maça çıkacak ama Samsun’da şu sıralar, ''Samsunspor, Fenerbahçe maçına asıldığı gibi Galatasaray maçına da asılacak mı?'' şeklinde saçma sapan bir tartışma yapılıyor.
Samsunspor'un GS'ya yatacağını iddia edenler bile var maalesef.
Bunu da, Samsunspor Başkanı Yüksel Yıldırım'ın GS taraftarı olduğunu açıklaması üzerinden yapıyorlar.
Samsunspor'un tarihinde görev yapan bütün yöneticiler sadece Samsunspor taraftarıymış gibi.
Samsunspor'un hayati maçlar oynadığı gün, sosyal medya hesabından, taraftarı olduğu ve 'Dört Büyükler' olarak bilinen başka bir İstanbul takımın formasıyla paylaşım yapan Samsunspor Başkanı gördü bu gözler oysa..
Yönetim böyle de, taraftar ve kamuoyu oluşturma gücüne sahip Samsun medyası böyle değil mi?
''Bu şehrin çocukları Samsunsporludur''
Slogan çok güzel ve ruhumuzu okşuyor ancak, hadi itiraf edelim, Samsun'da yaşayanların büyük çoğunluğu ki bu oranı, her beş kişiden, dördünün başka bir takıma gönül vermiş olmakla değerlendirmek mümkün pekala.
Başka takım tutanlar tarafından ''İyi ama Samsunspor şampiyonluğa oynamıyor ki'' gibisinden ileri sürülen mazerete de şaşırıyorum ama böyle söylerken başka takım taraftarlığı yaparak Samsunspor’un şampiyonluk yarışından uzaklaştığı gerçeğini de ıskalıyoruz.
Her konuya olduğu gibi bu konuya da, 'Sebep ve sonuç' odaklı yaklaşamıyoruz.
Tıpkı Samsunspor'un şirketleşme durumu gibi.
Samsunspor'un bir sahibi var.
Kulüp yine bir derneğe bağlı elbette ama futbol takımı bir şirket mantığıyla yönetiliyor bunu unutmayalım.
Kaldı ki; Samsunspor'u satın alan Yüksel Yıldırım, takıma rüyamızda bile göremeyeceğimiz paraları akıtırken takımın adına, şirketinin adını eklemedi.
Formasında Atatürklü armayı taşıyan takım hala Samsunspor olarak anılıyor.
Başkanı Yüksel Yıldırım, işinde çok başarılı bir işinsanıdır, takımın geldiği nokta itibariyle Samsunspor'u da başarıyla yönettiğini söyleyebiliriz elbette ama çok konuşuyormuş, konuşurken de hata yapıyormuş.
Konuya ''O kadar hata kadı kızında da olur'' mantıyla yaklaşmayacağım elbette ama 'Sebep/Sonuç' ilişkisine bağlı olarak şunu söyleyeceğim:
Böyle düşünüyor ve başta kulüp başkanının tutumunu eleştiriyorsak, Samsun halkı olarak Samsunspor'a zamanında sahip çıkacaktık ve kulübün kapısına kilit vurulacak duruma getirmeyecektik.
Futbol takımını satmayacaktık yani.
Dost acı söyler ama geldiğimiz nokta şudur:
Parayı veren düdüğü çalar kardeşim, olan budur aslında.
REIS'E SORULAN O SORU
Samsunspor yarın takipçisi olduğu lider Galatasaray'la önemli bir maça çıkacak ama takımın hafta başında oynadığı ve iyi bir oyunla 2-0 kazandığı Antalya maçı sonrasındaki basın toplantısında bir muhabir arkadaşımız Teknik Direktör Thomas Reis'e, ''GS'yı yenerseniz, Yüksel Yıldırım'la aranız açılır mı?'' diye sormuş.
Kıyamet koptu haliyle, yok efendim bu soru nasıl sorulurmuş ki; yazılarına çok değer verdiğim bir yazar arkadaşım, bu sorunun sorulma durumunu ''İçimizdeki İrlandalılar'' değerlendirmesiyle eleştirmiş.
Yaklaşık 50 yılını bu mesleğe vermiş bir gazeteci olarak, öncelikle o soruyu sorma cesareti nedeniyle genç meslektaşımı kutlarım.
Gazetecilik mesleği, merak etmek, sorgulamak, araştırmak ve dolayısıyla soru sormak üzerine kuruludur.
Arkadaşımız merak etmiş ve sormuş.
Yüksel Yıldırım, takımı GS'yı yenerse bundan keyif alacaktır eminim ama Samsunspor'un bir çalışanı olarak Thomas Reis, bu soruya gerektiği gibi bir cevap vermiş elbette ancak, ben konun o tarafıyla ilgilenmiyorum.
''Bu şehrin çocukları Samsunsporludur'' diyerek, şehrin çocuklarını Samsunsporlu yapabilir miyiz bilemem ama arkadaşımızın o sorusu, yazının başından beri anlatmaya çalıştığın 'Sebep/Sonuç' ilişkisine bağlı olarak, Samsunspor özelinden, Samsun'da şehrin değerlerine sahip çıkma zaafımızın bütün çıplaklıyla dışa vurulma hali olmuş.
Bilmem anlatabildim mi?
''Bu şehrin çocukları Samsunsporludur'' ; ancak Samsunspor ‘un başkanı Galatasaray ‘lıdır. Öyle mi? Hiç yakıştı mı?